Ana Sayfa İş Hayatı Yaka Tanımları Renklendi: Yeşil Yaka İşler

Yaka Tanımları Renklendi: Yeşil Yaka İşler

4
0

Sanayi devriminden bugüne gelinen noktada iş modelleri, çalışma biçimleri ve çalışan rolleri pek çok değişime uğradı. Çok uzun yıllar boyunca sadece iki çalışan modeli iş hayatında yer alıyordu fakat 2000’li yılların başından itibaren beyaz yaka-mavi yaka gibi tanımlamalarda farklıklar olmaya başladı. Çünkü bir taraftan teknoloji önlenemez bir hızla gelişiyordu, diğer bir taraftan ise gezegenin sürdürülebilirliği için endişeler artıyordu.

Ve böylece iklim değişikliği, karbon nötr hedefleri, yenilenebilir enerji yatırımları ve döngüsel ekonomi gibi kavramlar neredeyse tüm iş biçimlerinin gündeminde yer almaya başladı. Bunun sonuncunda da yeni bir yaka ve çalışan tanımı ortaya çıktı: Yeşil Yaka İşler ve Yeşil Yaka Çalışanlar!

Yeşil Yaka Neyi Tanımlıyor?

Yeşil yaka, kavramı elbette ilk akla gelen yönüyle çevreye duyarlı üretim ve hizmet ile doğal kaynakların verimli kullanılması için atık/enerji/karbon verimliliğinin ön planda olduğu çözümlerin geliştirildiği işler anlamına geliyor. Her ne kadar ortaya çıkışı 1970’lerdeki çevre hareketlerine dayansa da bu iş biçiminin daha dikkat çekici ve herkes tarafından kullanılmaya başlanması 2000’li yıların başına denk geliyor.

Elbette bu iş tanımının 2000’li yıllarda öne çıkması tesadüf değil. İklim krizinin yakında olduğunun artık neredeyse tüm kaynaklar tarafından onaylandığı ve sanayiden ofis işlerine kadar pek çok alanda sürdürülebilir çözümlere ihtiyaç duyulduğu bu dönemde yeşil yakalı çalışanlar tanımı da gözle görülür hale geldi.  Güneş, rüzgâr ve jeotermal gibi enerji teknolojilerindeki yenilikler farklı teknik becerilere olan ihtiyacı artırdı. Fosil yakıtların aşamalı olarak kullanımdan kaldırılmasını hedefleyen hükümet düzenlemeleri, elektrikli otomobillere, inşaat ekipmanlarına ve tarım teknolojilerine olan talebi artırdı ve zamanla yeşil yaka çalışan sayısında önemli bir artış yaşanmaya başladı.

Ancak tüm bunlarla beraber yeşil yakalı işleri sadece çevresel çözümler sunan teknik yeterlilikler olarak sınırlamak doğru değil. Bugün gelinen noktada yeşil yakalı işler; içinde mavi yakalı çalışanların olduğu elektrikli otomobil üreticileri, güneş enerjisi montajcıları, rüzgâr türbini teknisyenleri, atık yönetimi çalışanları ve sürdürülebilir çiftçiler gibi pozisyonları da içeriyor ancak beraberinde bilim insanları, mühendisler, jeologlar ve tedarik uzmanları gibi beyaz yakalı işleri de kapsıyor. Kısaca yeşil yakalı işleri tüm bu yaka türlerinden oluşan karma bir iş biçimi olarak tanımlayabiliriz.

Dünyada Yeşil Yakalı İşler Ne Kadar Popüler?

Global ölçekte yeşil işler kavramı son yıllarda hem araştırmalarda hem de yayınlanan uluslararası raporlarda büyük yer tutuyor. Özellikle pandemi sonrası artan “sürdürülebilir bir dünya” mottosu yeşil işler başlığı altında önemli bir karşılık buluyor. Son beş yılda hayatımıza hızlıca dahil olan yapay zekâ ve veri analitiği gibi teknolojiler sürdürülebilir çözümler için teknik insan kaynağını karşılıyor.

Bazı rakamları değerlendirdiğimizde yeşil işlerin “geleceğin işleri” kategorisinde ne kadar ön planda olduğunu açıkça görüyoruz. World Economic Forum’un “The Future of Jobs Report 2025” adlı raporuna göre 2025-2030 döneminde yaklaşık 170 milyon yeni iş yaratılması öngörülüyor. Aynı dönemde 92 milyon işin yok olabileceği, net olarak işgücü hacminde yaklaşık 78 milyonluk artış olabileceği belirtiliyor. Ve bu raporda yeşil işler başlığı istihdam alanları içerisinde fark yaratıyor. Raporda yeşil işlerin 2030’a kadar dünya genelinde 24 milyon yeni istihdam yaratması beklendiği açıklanıyor. Bununla birlikte “Yeşil beceriler” ilk kez “önemi artacak yetkinlikler” arasında yer alıyor.

Tüm bu verilerle birlikte ABD özelinde yeşil işlerin 2030’a kadar toplam iş piyasasının yaklaşık %14’ü seviyesine ulaşabileceği, Avrupa’da ise yeşil ekonomi yatırımlarıyla enerji verimliliği olan binalar ve yenilenebilir enerji teknolojilerinde potansiyelinin yüksek olduğu belirtiliyor. Örneğin binalarda enerji verimliliği iyileştirmeleriyle 2030’a kadar 160.000 iş yaratılabileceği öngörülüyor.

Yeşil işler istihdamla beraber farklı unvanlara da kapı açıyor. Bir anlamda hibrit meslekler olarak adlandırılabilecek “Güneş enerjisi teknisyeni, rüzgâr tribünü mühendisi, iklim veri analisti, sürdürülebilirlik yazılım mühendisi” gibi yeni unvanların iş ilanlarında yer alacağı öngörülüyor.

Türkiye’de Yeşil Yaka İşlerin Geleceği Nasıl Olacak?

Yeşil yaka işler Türkiye için de önemli fırsatlar ve yeni iş biçimleri anlamına geliyor. Bu konuda son 5 yıl içerisinde yapılmış önemli araştırma ve bulgular var. Örneğin McKinsey tarafından Ocak 2020’de yayımlanan “İşimizin Geleceği: Dijital Çağda Türkiye’nin Yetenek Dönüşümü ” başlıklı raporda otomasyon, yapay zeka ve dijital teknolojilerin ülkede bazı iş kayıplarına yol açacağı belirtiliyor. Fakat verimliliğin, yatırımların ve hizmet ekonomisinin büyümesinin istihdam için olumlu etkileri olacağından da söz ediliyor. Buna göre 2030 yılına kadar 3,1 milyon net yeni istihdam potansiyeli olduğu ve bunların 1,8 milyonunun şu anda var olmayan işler olacağı tahmin ediliyor. Ancak elbette bunun için yeni işlere ve bu işler için yeni becerilere ihtiyaç var. Yani farklı çalışma ve iş biçimlerinin süreçlere dahil olmasına…

Bu iç görüyle bakıldığında yeşil yakanın potansiyeli oldukça yüksek. Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı ve ODTÜ’nün 2023 yılında birlikte yayınladığı raporda “Green Jobs / Yeşil İşler” kavramı, sürdürülebilir kalkınmanın en kritik unsurlarından biri olarak tanımlanıyor. Rapor her ne kadar doğrudan istihdam istatistikleri sunmasa da OECD ve ILO verilerine dayanarak kritik tespitleri bir araya getiriyor. Buna göre;

  • Türkiye’de yeşil işler oranı toplam istihdamın %2–3’ü düzeyinde. Bu rakam AB ortalamasının %6–7 gibi bir rakamla oldukça altında.
  • En yüksek yeşil istihdam oranı yenilenebilir enerji ve atık yönetimi sektörlerinde kendini gösteriyor.
  • Sanayi sektöründe dönüşüm hâlâ erken aşamada, dolayısıyla karbon yoğun işlerde istihdamın kademeli olarak azalması bekleniyor.
  • İşgücü politikaları, yeşil dönüşüm sürecine paralel güncellenmediği için beceri uyumsuzluğu riski artıyor.

Türkiye’de yeşil dönüşüm süreci hızlandıkça, yeni istihdam alanlarının ortaya çıkacağı öngörülüyor. Ancak bu yeni iş alanları, mevcut iş gücünün yetkinlikleri ve becerileriyle tam örtüşmüyor. Ve bunun için de yeniden beceri kazandırma programlarına önemli bir ihtiyaç söz konusu olduğu gerçeği ortaya çıkıyor.

Aynı rapora göre Türkiye’de yeşil istihdamın öncelikli artacağı sektörler şöyle sıralanıyor:

  1. Yenilenebilir enerji (güneş, rüzgâr, biyokütle)
  2. Enerji verimliliği teknolojileri
  3. Atık yönetimi ve geri dönüşüm
  4. Yeşil bina ve sürdürülebilir inşaat
  5. Sürdürülebilir tarım ve gıda teknolojileri

Yeni Fırsatlar ve Meslek Liseleri Etkisi

Yeşil Yaka işler şüphesiz ki gelecek 10 yılda çok daha fazla gündemde olacak ve yeni istihdam alanları oluşturmada büyük rol oynayacak. Türkiye ekonomik yapılanması içerisinde bu durumu fark ederek yeni yatırımların adımlarını atmaya başladı. Burada gençler için pek çok yeni iş fırsatı olsa da bunun için oluşturacak eğitim metodolojisi de çok kritik.

Yeni işler için beceri artırmaya yönelik eğitim planlamaları, istihdam teşvikleri, KOBİ’ler için farklı uygulama teşvikleri ve yerel yönetim iş birlikleri planlamak gerekiyor. Burada özellikle eğitim metodolojisi için yapılabilecek birkaç adım var:

  • Meslek liseleri ve üniversitelerde enerji verimliliği, çevre teknolojisi ve döngüsel ekonomi dersleri zorunlu hale getirilebilir;
  • Meslek liselerinde ve yüksekokullarda “yeşil teknoloji” ve “karbon yönetimi” alanlarında yeni bölümler açılabilir;
  • Ve üniversite dışı yetkinlikleri olan, güçlü sertifikalara sahip ve teknik becerileri anlamında yeterli olan gençlerin 4 yıllık üniversite şartı aranmadan işe yerleştirmeler konusunda şansları artırılabilir.

Sonuç olarak, yeşil dönüşümün artık bir çevre meselesi değil iş dünyasının sürdürülebilirliği için bir zorunluluk olduğunu biliyoruz. Bu dönüşümde doğru adımları atarak hem çevresel hem ekonomik kazanç sağlamak ise son derece mümkün ve belki de şart.  Çünkü tüm verilerle görüyoruz ki; yeni meslek alanları, teknolojiyle birleşen üretim modelleri ve yeşil becerilere sahip iş gücü geleceğin iş piyasasını belirleyecek. Bu nedenle iş arayan adayların ve yakın dönemde iş dünyasına katılacak gençlerin kendi kişisel iş serüvenlerinde bu geleceğe hazırlanması, kurumların da çalışanlarını yeni yetkinlik setleriyle gelece hazırlaması gerekiyor.